Melih BAKİ
  27 Mayıs 2008
 
Yeni sayfanın içeriği

Genç ve kadın istihdamında teşvikin şartı ek istihdam

 



27 Mayıs, 2008 16:23:00 (TSİ)

 



 

 

İstihdam paketindeki kadın ve genç istihdamına verilecek teşvik tartışma yarattı.

Yetkililere göre, işverenin teşvikten yararlanmak için mevcut işçilerini işten çıkarıp yerine genç ve kadın işçi alması olanaksız. Çünkü, teşvikten yararlanmak için yeni istihdam yaratmak şart.

"İstihdam paketi'' olarak adlandırılan İş Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Kanun Tasarısı artık yürürlükte. Tasarının amacı özellikle kadın ve gençlere yeni istihdam yaratmak.
 
18 yaşından büyük ve 29 yaşından küçük olanlar ile kadınların sigorta primleri 5 yıl boyunca işsizlik sigortası fonundan karşılanacak.
 
Buna göre, kadın ve gençlerin istihdam edilmesi durumunda ilk yıl primin tamamını fon ödeyecek. Karşılanan oran yıllara göre kademeli olarak azalacak.
 
İkinci yıl primin yüzde 80'i, 3'üncü yıl yüzde 60'ı, 4'üncü yıl yüzde 40'ı, 5'inci yıl ise primin yüzde 20'sini fon karşılayacak.
 
Uygulama 1 Temmuz'da başlıyor. Teşvikten yararlanmanın koşulları var. İşverene sadece ilave istihdam yaratılırsa teşvik verilecek.
 
Bunda amaç işverenin mevcut elemanlarını işten çıkarıp sadece teşvikten yararlanmak için genç ve kadınları işe  almasını engellemek.
 
Sigortalı sayısında artış olursa teşvik verilecek
 
Geçmiş bir yıllık sürede işyerinden yapılan aylık bildirimde yer alan sigortalıların sayısına bakılacak. Örneğin, işveren ortalama aylık 40 kişi çalıştırıyorsa bu sayının üzerine çıkması durumunda teşvikten yararlanabilecek.

İşveren 5 kişi çıkarıp yerine 8 kişi istihdam ederse, yani yeni istihdam yaratmış gibi görünürse bu durumda da İş Kanunu devreye girecek. İşverenin işçiyi haklı bir gerekçeyle çıkarıp çıkarmadığına bakılacak.

İndirimden yararlanmak için bir işyeri kapatılıp aynı alanda başka isimle bir şirket kurulması ve tüm çalışanların bu şirkete transfer edilmesi durumunda da o işyerine teşvik verilmeyecek. Yeni işe girecek kişilerin önceki 6 ay boyunca sigortalı olmaması da şartlar arasında.

 

TÜSİAD'dan "Türkiye sanayisine sektörel bakış" raporu

 



27 Mayıs, 2008 15:43:00 (TSİ)

 



 

 

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) ''Türkiye Sanayisine Sektörel Bakış'' başlıklı raporunda, imalat sektörünün, üretim ve ihracat artışında gösterdiği belirgin başarılara karşın, aşması gereken temel tıkanma noktalarının da bulunduğu belirtildi.

Marmara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Suut Doğruel ve Prof. Dr. Fatma Doğruel tarafından hazırlanan rapor, TÜSİAD'ın Sektörel Dernekler Federasyonu (SEDEFED) ile ortaklaşa düzenlediği seminerde kamuoyuna tanıtıldı.

Raporda, ülkelerin kalkınmalarının ilk aşamalarında tarım önemli olsa ve bazı küçük ülkelerde hizmet sektörü ön plana çıksa da, imalat sektörünün Türkiye gibi büyük nüfusa sahip ülkeler açısından birincil öneme sahip olduğu, hızlı bir verimlilik artışı, teknolojik ilerleme ve ekonominin geneline yönelik yarattığı diğer dışsallıklar ile imalat sektörünün, gelişmekte olan ülkelerin ekonomilerinde kritik bir önem taşıdığı kaydedildi.

Kalkınma sürecine etkisi olan diğer çok sayıdaki faktörün önemini yadsımadan, imalat sektörünü güçlendirmenin ve rekabet potansiyellerini artırmanın, sürdürülebilir büyüme açısından temel bir hareket noktası olarak ortaya çıktığı belirtilen raporda, imalat sektörünün son dönemlerde gerçekleştirdiği gelişim ve geldiği nokta hakkında sağlam bir bilgi birikimine sahip bulunmanın, alınacak kararların isabetli olmasına katkıda bulunabilecek bir unsur olduğu vurgulandı.

Başarılı bir büyüme performansı izlemiş ve ekonomik büyüme sürecinde Türkiye'ye oranla daha ileri aşamalara gelmiş ülkelerin deneyimleri dikkate alındığında, imalat sektörünün Türkiye'de uzunca bir süre daha temel itici güç olma özelliğini koruyacağının açık olduğu belirtilen raporda, sektörlere ilişkin değerlendirmelere yer verildi.

Gıda sektörü

Raporda, gıda sektörünün dışa açılma oranı çok düşük olmakla birlikte, üretim ve istihdam bakımından en büyük sektörlerden biri olduğu kaydedildi.

Raporda, "Gıda farklı düzeylerde üretim teknolojilerinin birlikte var olduğu, kayıtdışı üretim ve istihdamın yaygın olduğu bir sektördür. Bu yapı uzun vadede rekabet açısından sorun yaratmaya adaydır. Sektörün güçlenmesini engelleyen faktörler temel ürünlerdeki korumacılık, kayıtdışı sektörü besleyen bölünmüş iç piyasa yapısı ile gıda sektörü ile tarımsal üretim arasındaki koordinasyon eksikliği olarak sıralanabilir. Gıda, geriye bağlantıları güçlü, ancak ileriye bağlantısı zayıf bir sektördür" denildi.

Tekstil sektörü

Tekstilin, imalat sanayi içinde üretim ve istihdam bakımından en büyük sektör olduğu vurgulanan raporda, tekstilin hazır giyim ile bağlarının zayıflarken özellikle çevre ülkelere ihracat yapma potansiyelinin artmasının yeni bir gelişme olduğu, enerji ve istihdam maliyetleri ile kayıtdışı istihdamın bu sektör için sıralanan sorunlarda önde geldiği bildirildi.

Giyim sektörünün en önemli sorunları arasında üretim maliyetleri ve kayıtdışı üretimin geldiği ve bölgesel olarak giyim sanayisinin İstanbul dışına kaymasının maliyetleri düşürebileceğinin düşünüldüğü ifade edilen raporda, deri işleme sektörünün, alışılmış üretim merkezlerinin dışına çıkmasının nitelikli işgücü bulamama sorunu potansiyelini taşıdığı, karmaşık ve geleneklere dayalı yapısının bu sektöre yönelik önlemler için kısıtlı bir ortam yarattığı kaydedildi.

Kağıt sektörü

Raporda, ihracat ve istihdam potansiyeli düşük olan ağaç ve mantar ürünleri sektörünün, geleneksel sanayi merkezleri dışındaki bölgelerde gelişmesi nedeniyle, istihdamın bölgesel dağılımına mütevazi bir katkı yapabileceğinin düşünülebileceği, kağıt ve kağıt ürünleri sektöründe de ciddi kapasite yetersizliği sorunu bulunduğu, SEKA'nın özelleştirilmesinin selüloz ham maddesinin elde edilmesinde tıkanıklıklar yarattığı belirtildi.

Basım yayın sektörü

Basım ve yayım sektörünün dışa kapalı bir sektör olduğu vurgulanan raporda, piyasa yoğunlaşma oranları dikkate alındığında kayıtlı medya ile gazete, dergi ve süreli yayınların yayımı alt sektörlerinde çok yüksek derecede, diğer basımla ilgili faaliyetlerde de yüksek bir yoğunlaşmanın olduğunun görüldüğü ifade edildi.

Kimya ve ilaç sektörü

Kok kömürü, rafine edilmiş petrol ürünleri ve nükleer yakıt imalatı sektörünün net ithalatçı, sektörde iş gücü yoğunluğunun düşük ve buna bağlı olarak işgücü verimliliğinin yüksek olduğu belirtilen raporda, ilaç dışında kalan kimyasal madde ve ürünlerinin imalatının, yüksek bir dışa açıklık ve ithalat oranına sahip olduğu, kimyasal madde üretiminin yarattığı çevre sorunlarının bu sektörde yapılacak yeni yatırımlar için fabrika yeri bulunmasında sorun yarattığı kaydedildi.

Türkiye'nin eşdeğer ilaç üretiminde önemli bir kapasiteye sahip olduğu ifade edilen raporda, plastik ve kauçuk ürünleri imalatı sektörünün ihracat potansiyelinin güçlü olduğu, petrokimya sanayisinden girdi kullanması nedeniyle özelleştirme sürecinde PETKİM'deki aksamaların, yoğun enerji kullanıldığı için enerji üretimindeki yetersizliklerin ve fiyatların yüksekliğinin bu sektörde üretim ile ilgili önde gelen sorunları teşkil ettiği belirtildi.

Metalik olmayan diğer mineral ürünlerinin imalatının çimento, seramik ve cam olmak üzere üç alt sektörü kapsadığı ve ticaret göstergelerinin bu sektörün lehine bir gelişmeyi işaret ettiği bildirilen raporda, diğer imalat sanayi sektörlerinin üretimindeki rolü nedeniyle ana metal sanayi üretimini geliştirecek bir ortamın yaratılmasının kritik bir öneme sahip olduğu, bu sektörün önündeki sorunlar arasında girdi maliyetleri, özellikle enerji maliyetleri ve çevre uyum maliyetlerinin önem taşıdığı kaydedildi.

Üretim, katma değer ve istihdamda düzenli bir artış trendine sahip metal eşya sektörünün, ihracat ve dolayısıyla rekabet potansiyelinin güçlü olduğu, ancak sektörün geleneksel sanayi bölgelerinde toplanması nedeniyle bölgesel dağılımın düzeltilmesi açısından güçlü bulunmadığı ifade edilen raporda, makine imalatı alt sektöründe gelişmiş bir yan sanayinin olmaması, sektörde ortalama ücretlerin yüksekliği, nitelikli işgücü açığı ve sınai mülkiyet haklarının korunmasındaki yetersizliklerin rekabeti zayıflatan nedenler olarak öne çıktığı bildirildi.

Diğer sektörler

TÜSİAD raporunda, büro, muhasebe ve bilgi işlem makineleri imalatının, her şeye karşın Türkiye açısından potansiyel olarak bir gelişme trendi yakalama şansına sahip gibi göründüğü, bölgesel dağılımın iyileştirilmesi açısından güçlü bir potansiyele sahip olmayan bu sektörün istihdamda nitelikli işgücü talebine mütevazi bir katkıda bulunabileceği belirtildi.

Raporda, başka yerde sınıflandırılmamış elektrikli makine ve cihazların imalatının elektrik motoru, kablo, pil, akümülatör ve ampul gibi her tür elektrik teçhizat imalatını kapsadığı, mevcut durumda geleneksel olarak sanayileşmiş bölgelerde yer almasına karşın, sektörün potansiyel olarak diğer bölgelere yayılmasında bir engel görülmediği kaydedildi.

Radyo, televizyon, haberleşme teçhizatı ve cihazları imalatının uzun vadede geleceğinin, karşı karşıya bulunduğu büyüme potansiyelini sınırlayan sorunların hangi düzeyde çözülebileceğine bağlı olduğu vurgulanan raporda, ilk iki sorunun, Türkiye'nin dijital teknoloji üretememesi, ara girdi bakımından ithalata bağımlı bulunması olduğu, söz konusu sorunların Ar-Ge yatırımlarındaki yetersizliklerden kaynaklandığı ifade edildi.

Raporda, otomotiv sektörünün hızlı gelişmesini kalıcı kılmak için yapılması gerekenlerin, öncelikle yeterli sayıda kalifiye işgücü arzını sağlayacak eğitim altyapısının geliştirilmesi ve genişleyen üretim kapasitesine bağlı olarak artan ulaşım talebinin gerekli altyapı yatırımlarıyla sektörün ihtiyaçlarına uygun biçimde karşılanması olduğu vurgulandı.

Türkiye'de gemi inşa ve onarımının teknolojik olarak gelişmiş ülkelerin altında bir üretim teknolojisine sahip olmakla birlikte gelişmekte olan birçok ülkeye göre iyi bir durumda bulunduğu belirtilen raporda, "Sektörü geliştirecek iki nokta vurgulanabilir: İlki, yeni tersanelerin yer seçimi ve kurulması konusunda kamunun destekleyici yaklaşımının gerekliliği, diğeri ise kalifiye işgücü ihtiyacını hızla çözecek eğitim altyapısının oluşturulmasıdır. Sektörde taşeronluk oranı çok yüksektir ve işgücü kalitesi bakımından sorunlar yaşanmaktadır" denildi.

Demiryolu araçlarının üretimindeki zayıflığın ağır tonajlı demiryolu taşımacılığına ihtiyaç duyan otomotiv, ana metal ve metalik olmayan diğer mineral ürünlerinin imalatı gibi sektörlerde sorunlar yarattığı, büyüyen kentlerin artan ulaşım altyapı ihtiyaçlarının bu sektörün gelişimi için önemli potansiyeller içerdiği belirtilen raporda, hava ve uzay taşıtları imalatının, gelişme potansiyeli oldukça yüksek bir sektör olduğu, sektörün çok güçlü bir araştırma ve geliştirme ile desteklenmesi gerektiği belirtildi.

Raporda, genel olarak bakıldığında, imalat sektörünün, üretim ve ihracat artışında gösterdiği belirgin başarılara karşın, aşması gereken temel tıkanma noktalarının da bulunduğunun bir gerçek olduğu ifade edilerek, şöyle denildi:

"Üretim ve ihracatta yüksek ve orta üst teknoloji grubuna giren malların payı giderek yükselmesine rağmen, düşük teknoloji grubuna giren geleneksel mallar önemini korumaya devam etmektedir.

İşsizlik ve bölgesel farklılıklar gibi sosyal alanlarda katkı yapma potansiyeli yüksek olan bu geleneksel sektörleri ihmal etmemek ve mevcut durumlarını daha ileriye götürecek politika ve düzenlemelerle desteklemek kaçınılmazdır.

Ancak imalat sektörünün ekonomik büyümede temel itici güç olma özelliğinin daha da güçlenmesi, kalıcı ve hızlı bir büyüme çizgisinin sürdürülebilmesi için, üretim kompozisyonunun yüksek teknoloji grubuna giren mallar lehine değişmesi, uzun dönemli strateji ve politikaların temel hedefi olmalıdır."

 
 
  Bugün 90 ziyaretçi (301 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol